Saturday, September 14, 2013

Turk Annesi ve Yabancı Anneler

      Türk annelerin ve Yabancı annelerin çocuk yetiştirme tarzının çok farklı olduğunu biliyorum.
Gittiğimiz tatil köylerinde ağlayan, kendini yerden yere atan çocuklar hep Türktür. Bu çocuklara aynı kumda oynuyoruz, sen canavar mı gördün gibi soran gözlerle bakan ve sakince bir köşede oynayan çocuklar ise yabancıdır.
Geceleri uyumayan, sadece ayakta sallanınca uyuduğu iddia edilen çocuklarda türktür?
Ben hamileyken Elif Doğan'ın blogunda bununla ilgili bir yazı okumuştum. Türkiye'de yaşayan Alman bir anne kendi gözünden türk annelerini anlatıyordu. Hamileyken okuduğumda bu Alman Anneye sonuna kadar katılmış türk annelerinin yanlış tavırlarına bir cıkk cıkkk yapmış, çocuğunun sırtına mendil koyan annelere bıyık altından gülmüş, böyle şeyler yapmayacağımdan emin bir şekilde blogdaki başka yazılara yönelmiştim.
Şimdi hayat değişti anne olduktan sonra "Asla yapmam" dediğim şeyleri yapar oldum. Mesela;
1) Ada için ince eleyip sık dokuyarak seçtiğimiz araba koltuğu için en kısa mesafelerde bile bu koltuğa oturmadan seyahat ettirmeyeceğiz dememize rağmen çok uzun süre adanın bu koltuğu reddetmesine dayanamayarak ( arabada kopan çığlıklar, 45 dakika süren ağlama krizleri) kucağımda arka koltukta seyahat etmesine izin verdik.
2) Doğumdan bir ay sonra yatsın kendi odasında uyusun. Yanıma almayacağım. (Çok büyük laf !!!!)
Adanın alerjik bir bebek olduğunu öğrenmemizden sonra ya tıkanırsa yüzünde kırmızılık var yine. Nefes alıyor mu? Bu gün de kabak denedik neyse hadi yanımızda yatsın derken, bu süreç benim bir gece içinde bizim yatak,  adanın odasındaki çekyat salondaki koltuk gibi çeşitli yerlerde uyumama ( yani uyuyamama neden oldu)
3) Karar vermiştik, ağlasada çığlık da atsa kural kuraldır dediğini yapmayacaktık.
Kim demiş ? Ağlama kızım sen, ay gözyaşıyla ağlıyor ( nasıl ağlayacaksa başka) neyse canım tornavidayı istiyorsa verelim eline, ucundan biz tutarız bekleriz yanında. Nasıl olsa sıkılıp bırakır.
4) iki yaşına kadar televizyon ve ipad yok.
Yok tamam ama yemek yerken açalım bari yoksa yemiyor. Vallahi çok yoruldum bir on dakika baksın bir şey olmaz ( Babamız böyle diyor)
5) çocuk uykusu geldi mi kendi kendine uyuyacak, sallama falan yok.
Hani sallama kısmını yapmadık yani ayağımıza alıp sallamadık ama ada hep pusette uyudu uzun zaman. Yok illa bir uykuya geçiş nesnesi olmalı dediler. Biz o nesneyi bulmadık. oyuncak ayı, ördek, kaplumbağa, fil yok yok yok öyle bir nesne yok, koy pusete ileri geri, ileri geri yürü babam yürü işte al sana uykuya geçiş işkencesi. varis olmak için bire bir
6) Yediği kadar yesin, yemiyorsa kaldır önündeki yemeği.
Yaaaa, kaldır. Bence sen kolları kaldır, uçak yap. Helikopter uçsun Ada ağzını açsın yooookk  açmazz. En iyisi biraz pepe aç  anca yer o enginarı. O bitince su ver. Sonra meyve yedir. Köfte yedir. Doymadı çocuk eline galeta ver. Doymadı o kesin doymadı gözünden belli çorba içir.  Bir kase içti, ikinciyi denesem mi? Ne duruyorsun. Zaten çocuk zayıff ama gerçekten zayıff :(

Tabii işte evdeki hesap çarşıya uymadı. Nerde şimdi o Alman anne nerde ben. Ama iyi yaptığımız şeylerde oldu diyeceğim ama onları da Ada istemedi de yapmadık

-Mesela hiç emzik kullanmadık.
-Biberonu ada yedi aylıkken bıraktık sonra bir kere bile kullanmadık( biberon maması kullanırken çok zorlandık tabii, çorba kıvamında bir mamayı kaşıkla içirdik hala da devam ediyoruz)
-Ada'nın üstünü çok kalın giyidirmedik. Hatta ince kıyafetler giydirdim hep. Sokakta teyzelerin kızım üşür o öyle demelerine, cıkk cıkk seslerine göğüs gerdim adayı kalın giydirmedim.

Bu kadar...
Bu listeyi çoğaltmam lazım uymadığım kurallar yanında çok bir sırıttı canım ....




No comments:

Post a Comment