Sunday, September 15, 2013

Huzurlu bir an...


    İnsanlar en çok seyahat ederken rahat ve huzurlu olurlarmış çünkü hiç bir şehre ait hissetmezlermiş kendini ne varacakları kente ne de az önce veda ettikleri yere. Belki doğru bu, belki yanlış bilmiyorum.
     Ben küçükken sabah çok erken yola çıkardık. Sabah güneşi daha ortada yokken, mevismlerden yaz bile olsa evden çıkınca koskoca bir serinlik olurdu, diriltirdi insanı. Sanki hadi yola çıkıyorsun uyan diye usul usul fısıldardı kulağıma. Uyku mahmuru gözlerle arabanın camından dışarıya bakardım, önce koca bir siyahlık olurdu sonra hafif bir pembelik belirmeye başlardı. Tarlaların arasındaki yollardan giderken, ellerinde orakları çifçiler görürdüm tarlada çalışan, güneşten önce uyanırlardı onlar. Islak toprağın üsütnde keten çuvallar mahsülleri hızlı hızlı toparlayan kadınlar görürdüm elleri karınca gibi hızlı, çalışkan. Güneş çimenleri ağaçları çok parlak bir kızıla boyardı o an bir resim gibi kalırdı hep aklımda.Bir durak vardı durduğumuz Susurlukta. Annem mutlaka telefon ederdi anneanneme ordan sanki ayrilali çok olmuş gibi uzun, uzun konuşurlardı. Eğer yola çıktığımızda mevsim kışsa soba yanardı bu mola yerinde. Camlar buğulanırdı ben cama şekiller çizerdim. Parmağım ıslanırdı. camın buğusunu silmek hoşuma giderdi. Sonra tekrar binerdik arabaya şehirler geçerdik, her şehir yeni bir dünya olurdu sonra arabanin arka caminda yok olurdu.
Hala çocuk gibi sabırsızlansam da, şu yol bir bitmedi diye, biliyorumki yolda olmak güzeldir huzurludur.

Gecenin bu saatinde bana bunu yazdıran ve hissettirende  şuncacık şarkıdır yahuu;



www.youtube.com/watch?v=VYCOg-yglNM

Evgeny Grinko - 




No comments:

Post a Comment