Followers

Sunday, June 9, 2013

Bir Anne ve Taksim Gezi Parkı

Nasıl baslasam bilemedim. O kadar cok sey var ki yazmak istediğim. Ortaokulda çok sevdiğim hocam Ülkü Özsoy çoğu zaman Sait Faik Abasıyanık'ın şu sözlerini tekrarlardı bize "söz vermiştim kendi kendime: yazı bile yazmayacaktım. yazı yazmak da hırstan başka ne idi?  hırs hiddet neme gerekti? yapamadım. kağıt kalem aldım oturdum.  cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. kalemi yonttum. yonttuktan sonra tuttum öptüm. yazmasam deli olacaktım."
Aslında bu onun kendini ne kadar yazar hissettiği ile ilgiliydi. Oysa şimdi benim de aynı dizeler döküldü ağzımdan. Yazar olduğum için değil, anne olduğum için, benim oy vermediğim bir başbakan bana çapulcu dediği için, beni ötekileştirdiği için, üzerime böcekmişim gibi biber gazı sıktığı için. Beni düşman gördüğü için. Vatandaşının namusunu beyinde değil tende aradığı için. Üzerinde yaşadığı vatanı borçlu olduğu insanlara "Ayyaş" diyebilecek tiynette olduğu için, Kendi doğrularını bana dikte ettiği için, ona çatlak gelen seslere hep  parmağını salladığı için yazmak istedim. Evet ben bir anneyim çocuğunun geleceğinden endişe eden, her yıl elyordamıyla eğitim sisteminin yap boza çevrildiği, çocukların toprağa çıplak ayak basmadığı bir metropolde yaşayan,,doğanın toplu konut sitelerinin  maketlerinde görsel olarak kullanıldığı bir çağda çocuk büyütmeye çalışan bir anneyim. Çapulcu değilim, anneyim, kadınım, çalışıyorum,  vakit buldukça yazıyorum, düşünüyorum. Ve artık bağırıyorum... 
Yandaş medyaya bağırıyorum üç maymunu oynamayın diye. 
RTE'ye bağırıyorum kendi sesinle sağır olma, insanları dinle, değiş diye ve yapamıyorsan çekil diye
Şu evde zorla tutulan %50 ye bağırıyorum elinizi vicdanınıza koyun, taraf olmadan düşünün diye.
Benim meselem sadece gezi parkı değil, tiyatroları özgür bırakmayan, gençleri özgür bırakmayan, medyayı tekeline alan,mizaha tahammülsüz, atasına ayyaş diyen, türkiye'den ve cumhuriyetle yöbetilmesinden rahatsız, doların yeşilini doğanın yeşiline  üstün kılan bir başbakan ve hükümet istemiyorum.