Followers

Thursday, December 17, 2015

Okula Gitmek İstemiyorum!!

"Okula gitmek istemiyorum anne". Son zamanlarda, sabah kalkar kalkmaz "Günaydın" kelimesinden önce duyduğum ilk kelime bu maalesef. Hatta bu kelimeyi "midem bulanıyor anne" ,"çok yorgunum anne" gibi kelimeler takip ediyor. Sabah okula gitmek gerçekten çok zor bir hal aldı. Okula giderken yol boyunca ağlıyor. Ağladı diye hemen gardımı indirmemiştim ama kusma dışında başka belirtilerimiz de olmaya başlayınca, bir pedagogla görüştük ilk görüşmenin sonunda hangi okula gittiğini sordu, tamam, demek ona göre değil alın o okuldan, zaten çok tempolu bir okul dedi, bizim 
okulun dışında bir iki okul ismi daha söyledi bunlarda sizin okul gibi tempolu okullar dedi. Okul diyorsam lise falan değil bildiğin "anaokulu" bu dediğin.

Aman çocuğum 10 yaşına geldiğinde beş dil bilsin, sular seller gibi İngilizce konuşsun, ilkokula başlamadan okuma yazma öğrensin, 70'e kadar saysın, onu da yapsın bunu da yapsın gibi kaygılarım olmadı hiç ama şimdi okullara bakıyorum da, bildiğin yarış atı yetiştiriyorlar. Öğretmenle, rehber öğretmenle konuştum. Ada'nın yapamam korkusu geliştirdiğini, arkadaşları daha iyi şeyler yapınca üzüldüğünü ve bu yüzden okula gitmek istemediğini söylediler. Kırmızı hamurla, mavi hamuru karıştırırken zorlanmış mor yapamamış. Eve gelip ağladı bunun için, hamurları karıştıramadım diye. Üzüldüm ama karıştıramadı diye değil, okulun bunu sorun etmesine. Tamam yapamasın önemli değil, seneye yapar olmadı 5 yıl sonra yapar ama çocuğuma yetersizlik duygusunu hissettirdin bir kere şimdi onu nasıl çözeceğiz diyecek oldum hatta konuşurken dayanamadım dedim. Anaokulunda git haritada İstanbul'un yerini bul, iki rengi karıştır, üçgen çiz, dikdörtgen çiz haa çizemedin,otur mu
olmalı hala eğitim sistemimiz?
Çocuğumla benim aramda yirmi altı yaş var ama yirmi altı yıldır bu eğitim sistemindeki yara hala kanıyor. Hala ezberletmeye çalışıyorlar, hala şiir ezberletiyorlar, hala milli bayramlarda kaç şarkı söyledi öğrenciler diye böbürleniyor okul müdürleri, üzülüyorum belki o müzik öğretmeni bizim yıllardır bildiğimiz şarkılardan başka şarkılar öğretmek istiyor çocuklara, yada belki o hafta çok farklı bir çalışma yapacak çocuklarla, ama yok önce müfredat dikiliyor karşısına, sonra okul müdürünün gölgesi elini kolunu bağlıyor. Hala drama öğretmenlerine yıl sonu gösterisi hazırlatan okullar var. Çocuğun o küçük yaşında duyacağı kaygıyı hiç kimse önemsemiyor. Her şeyi geçtim, kimse çocuklar öğrendi mi diye sorgulamıyor. Ezberle geç slogan bu yıllardır. İçsel motivasyon diye bir şey var ama bizim ülkemizde bu asla gerçekleşmiyor, çocuklar notla, sözlüyle, başarı puanı ve ortalamayla tehdit ediliyorlar. Araştırmak için gereken ilhamı vermeyi, gerisini ise çocuklara bırakmayı düşünen yok.
Biz ilkokulda dekametre, hektometre, kilometre diye giden uzunluk birimleri öğrenmiştik hani onları nerede kullandık diye düşündüm geçenlerde, cevap olarak "evet ben kullandım" diyen varsa sevindim onlar adına, ben hiç kullanmadım. Bu sadece aklıma gelen minik bir örnek bizim çocuk zamanımız, çocuk neşemiz, çocuk oyunlarıyla geçecek zamanımız neye harcanmış diye düşündüm de aklıma geldi. Daha neler geldi aklıma ama dur dedim kendime,  kendime dur dedim. Bu yazıyı da Volkan Konak gibi bitirdim  :)

Sevgiler