Followers

Friday, January 16, 2015

Çocuklar için Bisiklet Seçimi

Soğuk havalarda belki aklımızın köşesinden geçmiyor ama havalar ısınır ısınmaz bisikletler teker teker sokakları doldurmaya başlar. Babam gençliğinde bisiklet sporuyla uğraşmış, amcam da uzun bir süre bisiklet yarışçılığı yaptığından bizim ailede bisiklet önemli bir konumdadır. Ben ortaokul lise yıllarında bisiklete sık sık binmişimdir. Şimdilerde bisikletle aramız oldukça soğumuş da olsa hala bir  heves yine başlasam derim içimden. Ada doğduktan sonra sahil yolunda yürürken bisikletin arkasına çocuğunu, bebeğini oturtmuş bir çok anne gördüm ama yine de bir kaza olur kızımı da düşürürüm diye cesaret edemedim. Ta ki eski evimizin köşesinde bir bisikletçi açana kadar, orda bisikletin arkasına monte edilen römorklardan gördüm, bu şekilde adayla bisiklete binmek gözümü korkutmadı çünkü bu römork bisiklet devrilse bile ters tarafa hareket edip kesinlikle devrilmiyormuş. Soğuk günlerde kullanmak için brandası bile vardı römorkun, biz bisikletle sahil yolunda dolaşırken herkesin dikkatini çekti bu römork, nerden aldığımı, nerden kiraladığımı sormak için durduranlar bile oldu. Benim de çok hoşuma gitmişti bu bisiklet gezintisi, hatta ada da sevmiş olacak ki römorkun içinde uyumuştu. Bir daha fırsat bulup aynı şeyi yapamadık ama bunu denemelerini tüm annelere tavsiye ederim.
Ada şimdi büyüdü belki artık römork ona cazip gelmeyebilir. Artık çoğu konuda bağımsızlığını ilan ettiğinden kendi kendine kullanmak ister diye düşündük. Ne alalım dedik , biraz araştırdık ve sonunda denge bisikleti almaya karar verdik. Denge bisikletlerinin bizim bildiğimiz bisikletler gibi pedalları yok. Bu bisikletlerde çocuğun genel olarak dengede durmayı öğrenmesi hedeflenmiş. O yüzden çocuklar ayaklarıyla bisikleti ilerletmeye daha sonra bisiklet hızını alınca da dengede durmayı öğreniyorlar. Denge bisikletinden diğer bisiklete geçen çocuklar dengede kalmayı çözdüklerinden çok kolay adapte olup klasik bisikleti, arkadan dili dışarda koşan bir anne baba yardımı olmadan öğrenebiliyorlarmış bilginize. Yani denge bisikleti alarak hem çocuğunuza dengede durmayı öğretmiş oluyorsunuz hemde kan ter içinde, diliniz dışarda bisiklet peşinden koşmuyorsunuz. Denilenler doğruysa ylıln icadı olmaya aday bence...


Denge Bisikleti

Sunday, January 11, 2015

Kış Günleri için Ev Aktiviteleri

Kış kapıya dayandı, daha karın tanesini görmeden okulları tatil olan çocuklar, evde ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar. Gerçi şaşıran çocuklar değil, onları nasıl oyalayacağını bilemeyen bizler, yani anneler. Ada'yı yuvaya kayıt ettirdiğimizden beri düşünüyorum da, yuvaya gittiği gün sayısı gitmediği günden daha azdır kesin. Christmas tatili, ardından gelen yılbaşı tatili, tatil bitti  hadi bu sefer bronşit oldu derken Ada neredeyse 1,5 aydır okula gitmedi. Bu uzun süre boyunca evde verimli zaman geçirmek, el becerilerini geliştirmek uğruna saçını süpürge eden bendenizden aktivite önerileri. İşte bol bol yaptığımız aktiviteler;
 
 Parmak Boyama Aktivitesi:
 
Her renk boya olabilir, tek dikkat edilecek nokta, sağlığa zararlı maddeler içermemesi. Bir de her ihtimale karşı boyayı yalayıp, yemeğe çalışan çocuklara karşı dikkatli olunmalı.
Gerisi çocuğun yaratıcılığına kalmış.
Not: Boyama aktivitelerinde önemli olan çocuğunuza sınırları çizilmiş baskı resimleri olan boyama kitapları vermek yerine boş bir sayfa verip gerisini çocuğun yaratıcılığına bırakmaktır. Motto her zaman "Dolu bir sayfa yaratıcılığı öldürebilir, ama boş bir sayfa ilham verir" olmalıdır..
 
Kilden Tasarımlar:
 
Kil doğal bir malzeme ve duyusal anlamda çocuk için daha yararlı olduğunu düşündüğümden  kili oyun hamuruna tercih ediyorum. Tabii karar sizin, bence kil oyun hamuruna göre daha sert ve parmak kaslarının gelişimi için daha iyi bir materyal. Biz Creall  marka kilin "terra" rengini kullandık ama bu markanın çeşitli renkleri mevcut, ortaya çıkan çalışmamız bu şekilde. Evdeki ıvır zıvırdan kil üstüne baskı yaptık, ama önce Ada elindeki kili aldı yoğurdu, yuvarladı, sonra oklavayla açtı, kili bir bardak yardımıyla keserek yuvarlak kesitler çıkardık ve evdeki ıvır zıvırları kullanarak baskı yaptık. 
Sonra ada özgün çalışmalarını sergiledi ve çalışmasına "Sivilceli Canavar" ismini verdi.
Sivilceli Canavar

Evdeki ıvır zıvırlardan Kil Üzerine Baskı
" Çatal Baskısıyla Güneş"

Kağıt Tabaktan mucizeler Yaratma:
 
Ada doğmadan önce önüme koyduklarında özensizlik ve tüketim toplumunun bir simgesi olarak gördüğüm o plastik veya kağıt tabaklar nelere kadirmiş meğer, meğer o tabaklarla sabrının taşma sınırındaki bir anne çocuğunu güzel güzel aktivitelerle oyalayabilirmiş. O tabaklar yeri gelince bir akvaryum, yeri gelince kral tacı olabiliyormuş anne olunca öğrendim. İşte tasarımlarımız. Kolay gelsin dileklerimle...
 

Renk Eşleştirme Aktivitesi - Montessori

Aylar önce Ada ile renk eşleştirme aktivitesi yapmak için aldığım tahta mandalları sonunda kullanabildik. Ada beklediğimden daha çok ilgi gösterdi bu aktiviteye. Önce tahta mandallarımızı önümüze koyduk, sonra rengarenk keçeli kalemlerle boyadık herbirini.  Sonra teker teker tenklerini söyledik , ( Ada moru tanıyor ama gösterdiğimde hep karıştırıyor. )
Daha  sonra Ada mandalları masada alt alta dizdi.  Mandalların karşılarına  mandalla aynı  renkteki keçeli kalemi koymasını istedim.  Gayet başarılı bir şekilde bunu da yaptı. Daha sonra evde bulduğum kağıt tabağa istediğim  renkte mandalları takmasını istedim. Rengi başarıyla seçti,  ama mandalı kağıt tabağa takarken biraz zorlandı. Mandalları açmak zor geldi belki el kasları o kadar kuvvetli değil yada bizimki tembel. Sonuç olarak renk eşleştirme de sorun yaşamadık ama mandal takmak zor geldi bizimkisine.  Pes etmedim, devam edeceğim bu aktiviteye.
Yardımcı olur diye, fotoğraflarını da ekliyorum.



Thursday, January 8, 2015

İngilizce Çocuk Şarkıları

Kızımın yuvasında öğrendikleri şarkıları paylaşmak istedim. Ada hepsini evde severek söylüyor.


Song and Video Links 3 years Olds


Do You Like Broccoli Ice Cream? | Super Simple Songs – YouTube


Apples & Bananas - English Nursery Rhymes HD – YouTube


Do You Like Pizza? - Learn English for Kids Song by Little Fox


The Very Hungry Caterpillar – YouTube


Muffin Songs - The Finger Family (Daddy Finger) - Original ...: youtube.com

Wake Up! Daily Routines Song for Kids - YouTube


BABY SHARK SONG - The Learning Station: youtube.com

Head Shoulders Knees & Toes (Sing It): youtube.com

Five Little Monkeys | Super Simple Songs: youtube.com





Wednesday, January 7, 2015

Alternatif Okullar ve Waldorf Metodu

      Eğitim sisteminin tek düze olması, farklı yetenek ve potansiyelde herkesi aynı kılıfa sokması artık anne babaları alternatif eğitim veren okullara yönlendiriyor. Türkiye'de de azınlık da olsa alternatif okullar açılmaya başladı bu okullar yurtdışında uygulanan yöntemleri ülkemizde uyguluyorlar. Waldorf ve Reggio Emillia ülkemizde alternatif olarak sunulan eğitim sistemlerinden popüler olan iki tanesi.
      Waldorf metodu hakkında geçenlerde okuduğum bir kitap beni oldukça etkiledi. Waldorf aslında her şeyin doğal, içgüdüsel seyrinden ilerlemesinden yana. Çocuk oyuncaklarının doğal malzemelerden olması (ahşap, ipek, pamuk gibi), çocukların rutin ev işlerinde yer alması Waldorf metodunun bir parçası. Okuduğum kitabın adı "Waldorf Yöntemiyle" çocuğumu büyütüyorum, kitap kaktüs yayınlarının, yazarı ise Barbara J. Patterson. Kitapta ilgimi çeken ve metodu genel olarak özetleyen satırbaşlarını paylaşmak istedim.

*Kitabın giriş kısmında Rudolf Steiner'e göre ilk yedi yılda çocukların duyularıyla edindikleri izlenimlerin, yaşam enerjisini, dolayısıyla da bedensel gelişimlerini ve organlarının düzenli olarak işlevlerini yerine getirme yeteneğini etkilediği vurgulanıyor.

*Duyuların sağlıklı gelişimi için evde ritmik bir düzen oluşturulması, iyi beslenme, şekerlemelerin sınırlı tüketimi, yeterli dinlenme, hava şartlarına uygun kıyafetler, gürültülü alışveriş merkezlerinden uzak durma, medya bombardmanından korunmak gereklidir.

*Taklit dil gelişimine büyük destek sağlar. Çocuklarımızın yanında güzel konuşursak onlar da ilerde güzel konuşurlar.

*Waldorf metodunda çocukların vücut ısılarını korumaları çok önemli, çünkü eğer bunu kendi enerjilerini kullanıp sağlarlarsa, bedenini geliştirmek için sınırlı bir güce sahip olurlar. Hatta avrupada içinde (İngilizce olarak)"R" harfi barındıran aylarda  ( september, october, november, december, january, february, march, april) çocukların yün çoraplar ve kalın külotlu taytlar giymesi gerektiği kanısı yaygınmış.

*Waldorf yöntemine göre yütüteç ve hoppala kullanmak doğru değildir,  çünkü yürüteç kullanarak bir çocuğu bu tür pozisyonlara erkenden yönlendirmek gelişimini henüz tamamlamamış eklem ve kasları zorlar ve buna ek olarak hareket duyusunun gelişimini tehlikeye atar. Çünkü yürütecin çocuğun vücuduna söz konusu hareketleri aslında yapabileceği mesajı verdiği ama gerçekte çocuğun bu hareketi yürüteç olmadan yapamadığı için duyu gelişiminin tamamlanmasını tehlikeye atar. Denge duyusunu sağlıklı olarak geliştirmek için çocukluk döneminde önerilen aktiviteler ip atlama, denge tahtasının üzerinde yürüme gibi faaliyetlerdir.

*Eğer çocuğunuz bir şeyi tek başına yapamıyorsa o zaman ya henüz çok erkendir yada seçilen aktivite doğru değildir.

*Televizyon seyretmek çocukların dile karşı oldukça hassas oldukları bir dönemde, beyinlerinin sözel bölümün gelişimini geciktirerek dile olan ilgilerini köreltebilir. Televizyonun çocuğu pasif hale getirir, tepkisizleştirir.

*Çocuk odalarında rengarenk posterlerin ve kağıtların asılı olması görsel kirlik yaratır ve odaklanma sorunu oluşturur

*Annenin yada çocuğa bakan herhangi bir kişinin bebeği kucaklaması çocukların başkalarının yanında kendini rahat hissetmesini sağlar, dokunma sayesinde karşısındaki kişinin kim olduğunu gösteren bu duyguyu geliştirerek onun benliğine duyarlı hale gelir.

*Çocuğun önünde yapılan herşey onu derinden etkiler, azarlamak tehdit etmek veya bağırmak çocuk disiplininde etkili değildir. Bu gibi yaklaşımlar çocukların ileriki yaşamlarında olaylarla baş edebilme becerilerini zayıflatır.

*Çocukları eleştirmenin, azarlamanın, küçük düşürmenin hiçbir yararı yoktur. Eğer sürekli bu şekilde davranırsak bizi ya pasif bir şekilde devre dışı bırakırlar yada bize karşı saldırgan bir tavır takınırlar.

*Çocuklara çok sayıda seçenek sunmak, uzun vadede çocukları bencilleştirir. Ben odaklı çocuklar başkalarını gereksinimlerine aldırmazlar. Gelecekte sorumluluklarını yerine getirmezler ve mutsuz bireyler olurlar. Ne fazla otoriter ne de aşırı hoşgörülü yaklaşım etkilidir. Sihirli kelime "Yapabilirsin" olmalıdır.

Kitapta seçenek sunmakla ilgili çok spesifik bir örnek vardı. Çocuğun tepkisi dışında bizimde sık sık yaşadığımız bir konu olduğu için paylaşmak istedim.

"Bir anne kızını bir sonbahar günü okula yetiştirmek için hazırlıyormuş, yemek, okul çantası hazırlığı derken evde bir karmaşa hali varmış ve bu sırada okula geç kalınacağı kıza sürekli hatırlatılıyormuş. Hava çok soğuk olduğundan annesi küçük kıza kar pantolonu giydirmek istemiş ama kız giymemekte inat ediyormuş, annesi sonunda zaman baskısından da bunalarak pes etmiş ama yanına da her ihtimale karşı kar pantolonunu almış.
Okula giderlerken  annesi bir süre sonra arka koltukta oturan kızın ağladığını farketmiş.
Neden ağladığını sormuş. Küçük kız da üşüdüğünü söylemiş. Annesi bunun üzerine havanın soğuk olduğu için kar pantolonunu giymen gerektiğini söylemiştim ama sen beni dinlemedin demiş. Kız bunun üzerine " ama sen benim annemsin, benim için neyin iyi olduğunu bilmelisin demiş"

Bir çocuk anne babasının öğretmenlerinin, bakıcısının kendi için en iyi olanı bildiğini anlarsa kendini gerçek anlamda güvende hisseder.

 

Monday, January 5, 2015

Bir Kariyer olarak Annelik

         Sağlık Bakanımız Mehmet Müezzinoğlu geçenlerde "Annelik asla tartışılmaz ve kutsal bir kariyerdir" dedi.  Annelik asla kariyer değildir. Çünkü kariyer eğitimini aldığınız yada ilgi duyduğunuz bir konuyu profesyonelliğe döküp bu işi yapıp gelir elde etmeniz, toplumda uğraşınızla statü kazanmanız demektir. Yani bakanımızın sözü üzerinden yürürsek kadınların annelik yaparak bir gelir elde etmeleri gerekir ki annelik kariyer olsun. Annelik kesinlikle kariyer değildir. Yıllarca annelik yapsanız, mükemmeliyetçi davransanız, annelerin şahı olsanız terfi edemezsiniz. Sırf annesiniz diye size hiçbir kurum tarafından maaş bağlanmaz. Kariyerinizi yarıda bırakabilirsiniz, çocuğunuzu bırakamazsınız, kariyerinizde değişiklik yapabilirsiniz ama çocuğunuz doğduktan sonra yok bunla olacak gibi değil ben bir değiştireyim diyemezsiniz. Annelikten emekli olamazsınız. Annelik kariyer değildir.
            Bu lafı alelade bir erkek dese, içinizden "hadi oradan" deyip geçip gidersiniz de koskoca ülkenin ve en önemlisi kadın hakları ve çocuk hakları konusu bir kara delik olan bir ülkenin bakanı derse insanın içi acır, bir "yuh" diyesi gelir. Sen ki kadınların doğumdan  3 ay sonra işe döndüğü, erkeklerin iki gün babalık izninin olduğu, ülkenin şirketlerinde emzirme odalarının olmadığı, özel okul ücretlerinin 40.000 TL yi bulduğu, çocukların sınavlar için yarış atı gibi yarıştırıldığı, kadınlar için hala "berdel" vb. töre kanunlarının hüküm sürdüğü ve uygulandığı, kız çocuklarını okula göndermeyen, kaç çocuğun var diye sorulduğunda var olan kız çocuklarını saymayıp sadece erkek çocuklarının sayısını söyleyen, 10 yaşında kız çocuklarının evlendirildiği, her gün gazetede kadın cinayetleri haberleri okumaya alıştığımız, ekmek almaya giden çocukların polis zorbalığı sonucu öldüğü bir ülkenin bakanısın, önceliğin bu dağ gibi eşitsizliği ortadan kaldırmak olmalıyken, kadınların kariyerini annelik olarak belirlemek bir bakana yakışmaz. Ne diyelim, umarım kadın ve çocuk haklarını gözeten, mantıklı, aydın insanlarla tanışır ülkemizin siyaseti, biz de gurur duyarız.
 
 

Sunday, January 4, 2015

Okul Öncesi Eğitici Oyuncaklar

        Okul öncesi yaşları gelişim açısından altın yıllar olduğundan, çocuğun oynadığı her oyun ve oyuncak çok önemlidir. Bizde kızım büyürken oyuncaklara epey yatırım yaptık hala da yapıyoruz. Ben pelüş oyuncaklardan köşe bucak kaçsam da Ada bazen bu konuda tutturucu olabiliyor. Odamızda benim tasvip ettiğim oyuncaklar olduğu kadar  tasvip etmediğim oyuncaklar da var..
     
   Oyuncak alırken dikkat edilmesi gereken ilk üç madde benim için şöyle
  1. Sağlığa zararlı maddeler içermemesi
  2. Yaşına uygun olması ( Bunun için ambalajın üstünde oyuncağın hitap ettiği yaş aralığı bulunuyor ama +6 ay -6 ay olarak düşünülebilir bence çünkü her çocuk farklı gelişim gösterebilir)
  3. Eğitici olması
Şimdiye kadar kullandığımız ve memnun kaldığımız ayrıca kızım için de öğretici olan oyuncakları paylaşmak istedim;

Orchard markası genellikle çok sık ürünlerini aldığımız bir marka oldu. Eğlendirerek öğreten bir sürü oyuncağı, two by two ürününü kızım çok severek oynuyor. Oyunun amacı kalın kartondan yapılmış Nuhun gemisine birbirinin aynısı 2 hayvanı bindirmek. İçinden çıkan kartları karıştırıyoruz ve çocuğunuz hayvanın diğer tekini bulup nuhun gemisi şeklindeki kutuya atıyor. Oyunu daha da geliştirip kartların arkasını çevirip hafıza oyunu şeklinde de oynayabilirsiniz. Sanırım o yüzden oyunun geniş bir yaş aralığı var. Oyunun yaş aralığı 3-6 olarak belirlenmiş.






Hape markasıda oldukça güvenilir. Birçok ürününü kullandık ve memnun kaldık. Yukarda gördüğünüz oyuncaklarda Hape marka. İlla marka olmasına gerek yok tabii, bu oyuncaklarla kızım oldukça kolay bir şekilde renkleri öğrendi. Bizde kelebek şekillli olanı var. Oyuncakta bulunan mıknatıslı kalem sayesinde farklı renkteki bilyeleri labirent içinde hareket ettirebiliyor çocuklar. Amaç Renkli bilyeleri aynı renkteki kısımlara ulaştırmak, Böylece hem eşleştirme yapmış oluyorlar, hemde kalemi ilerletirken el becerileri gelişiyor çünkü bunu yapmak gerçekten zor. Oyunu daha da geliştirerek mıknatıs kalemi devre dışı bırakıp sadece ahşap kısmı hareket ettirerek bilyeleri doğru yerlere oturtmayı da deneyebilir çocuklar.




Puzzle'lar uzmanlar tarafından önerilen eğitici oyuncak kategorisinde. Hem eğitici hem de çocukların oynarken zevk aldıkları puzzle'lar var  yukarıda örnek olarak. Sayıları öğrenmesine çocuğunuza bir puzzle alarak yardımcı olabilirsiniz. Sol üstteki  Puzzle'da, durum şöyle eğer puzzle'ın üstünde 9 varsa puzzle dokuz parçadan oluşuyor ve puzzle'ın üzerindeki resimde 9 kişi oluyor. Çocuklara sayı saydırmayı, rakamları tanımayı hedeflemiş bu yapbozlar. Aynı zamanda bu yap bozda farklı taşıtlar var, çocuklar sayıları öğrenirken aynı zamanda taşıtları da tanıyorlar. Bu yap bozların markası EDUCA






Ben çocukken böyle bir oyuncağım vardı hala da duruyor. Bu plastik raptiyeleri plastik yüzeye batırarak çocuğunuz farklı şekiller oluşturabilir. Eğer boğazına kaçmayacağını garantileyecek kadar eminseniz küçük yaşlarda sadece raptiyeyi deliğe sokmayı da deneyebilir. El becerilerini geliştiren bir oyuncak.



MotherCare'in kurduğu ELC markası çocuklar için eğitici oyuncak alternatifleriyle ünlü.
Oyuncaklar eğlendirirken, öğretmeyi amaçlıyor. Yukarıdaki puzzle ELC'ın bir ürünü.


Helezon dan boncukları ilerletmek ve çekiç bloktaki plastik çivileri çakmak  motor becerilerinin gelişmesini sağlar. Bu oyuncak uzun süre vazgeçilmezimiz oldu. IKEA yada ahşap oyuncak satan herhangi bir dükkanda bulabilirsiniz.






Friday, January 2, 2015

Üç Küçük Domuzcuk Masalı Kukla Yapımı

Yurt dışında da popüler olan şimdilerde Ada'nın okulunda da anlatılan bir hikaye var. Adı "Üç Küçük Domuzcuk". Ada okula gidemediği günlerde sınıf öğretmeniyle konuşup ne yaptıklarını sorduğumda "Üç Küçük Domuzcuk" masalını anlattığını söyledi. Bende internetten masalı buldum birde Ada için biraz daha somut hale.getirebilmek adına domuzcuk kuklaları yaptım. Önce kuklaları nasıl yaptığımı anlatayım, evinizde bulunan yumurta kartonlarını atmayın çok değişik şeyler yapılabiliyor.  Bu kuklalar içinde yumurta kartonu kullandım. Yumurta kartonundan üç adet kare kestim sonra bunları sulu boya ile boyadık kızımla, sonra kırtasiyeden aldığım gözleri tutkal ile yapıştırdık en son olarak da bıçakla ufacık  bir delik yaptık kestiğimiz karelerin altına, daha doğrusu Ada'ya bıçak vermediğim için ben yaptım sonra da dondurma çubuğu gibi çubukları bu açtığımız deliğe yerleşitirdik, böylece kuklaları tutabileceğimiz çıubuklarda oluşmuş oldu. İşte bu kadar basit!!!

Gelelim masalımıza;

Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde üç küçük domuz yaşarmış. Bir gün evlerinden ayrılıp kendi hayatlarını kurmaları gerekmiş. Anneleri onlara bir güzel öğüt vermiş: "yavrularım, bu dünyada ne yaparsanız yapın, elinizden gelenin en iyisini yapmaya çalışın. dünyada geçinmenin yolu budur." 

Birinci domuz yeni evini samandan yapmış, çünkü en kolayı buymuş ve oyun oynamak için kendisine zaman kalsın istiyormuş. İkinci domuz evini tahtadan inşa etmiş,  çabucak bitirmiş ve oyun oynayacak çok zamanı kalmış, bu ev saman evden biraz daha sağlammış. Üçüncü domuz ise evini tuğladan yapmış, ama üçüncü domuzun yaptığı ev çabuk bitmemiş, diğer domuzlar oyun oynarken üçüncü domuz hala evini yapmaya çalışıyormuş.
Bir akşam, küçük tombul domuzları pek de damağına uygun bulan, hain kurt gelmiş. önce birinci domuzun samandan evine gitmiş: "aç kapıyı, içeri gireyim, açmazsan üflerim püflerim, evini de başına yıkarım." demiş. küçük domuz da: "Benim evimi asla yıkamazsın" demiş. kurt da bunun üzerine üflemiş, püflemiş, domuzcuğun samandan evini yıkmış, domuzcuk da koşarak ikinci domuzun tahtadan evine sığınmış, kurttan canını zor kurtarmış. 
kurt sonra ikinci domuzcuğun tahtadan yapılmış evine gelmiş. küçük domuzcuğa seslenmiş: "aç kapıyı, içeri gireyim, açmazsan üflerim püflerim, evini de başına yıkarım." demiş. küçük domuz da: "Benim evimi asla yıkamazsın" demiş. kurt da bunun üzerine üflemiş, püflemiş, domuzcuğun tahtadan evini yıkmış, iki domuzda koşa koşa üçüncü domuzun evine gitmişler, kurttan canlarını zor kurtarmışlar
kurt sonra üçüncü domuzcuğun tuğladan yapılmış evine gelmiş. küçük domuzcuğa seslenmiş: "aç kapıyı, içeri gireyim, açmazsan üflerim püflerim, evini de başına yıkarım." demiş. küçük domuz da: "Benim evimi asla yıkamazsın." demiş. kurt da bunun üzerine üflemiş, püflemiş, ama nafile, domuzcuğun betonarme evini yıkamamış. kurdun çatıya tırmandığını görüp, bacadan girmeye çalışacağını anlayan domuzcuk, ocağı yakmış, ocağa da koca bir kazan su koymuş. bacadan uğraşıp didinip inen kurt kaynar kazanın içine düşüvermiş, bu da onun sonu olmuş. 
ertesi gün annesinin yanına giden küçük domuz, ona demiş ki: "haklıymışsın anneciğim, bu dünyada ne yapıyorsak en iyisini yapmalıymışız, gerçekten emek vererek yapılan her şey başarıya ulaşır." demiş. 
 


 




Kadiköy Gezimiz

Ada'nın okulu geçen hafta tatil olunca ver elini Kadiköy dedik. Gezdik de gezdik. İlk durağımız Kadiköy Moda'daki Moda İskelesi oldu, hava çok güneşliydi, Ada anneannesiyle beraber simitleri ufalayıp martıları besledi. Karabatakları izledi. Daha sonra serçeler katıldı aramıza hala etrafımızda serçe görmek bizi sevindirdi. Ada onlarıda iyice besledi. Sonra masamıza gelen patates kızartmalarından tırtıkladı. Masadaki şeker kasesini boşalttı tekrar doldurdu Sonra Ada sıkılmaya başladı bu sefer rotamızı moda'daki çocuk parkına çevirdik. Ada kaydıraktan kaydı, tahtaravalliye bindi ordan salıncağa koştu. Kumları havalara attı, parkın çıkışında bekleyen baloncuya da yakalandık hello kitty'li balonu görünce dayanamadık onu da aldık. Kadiköy gezimizden bir kaç kare.





Kadiköy'ü Özlemek İçin 10 Neden


Yılbaşından önce epey bir gezdik Adayla, gezdik çünkü Ada'nın okulu tatildi malum Christmas.
Gezdik ama eve yorgun argın döndüğümüzden bir türlü yazmaya vakit bulamadım. O yüzden ancak bugün eteğimdeki taşları dökmeye zaman bulabildim. Anadolu yakasından Avrupa yakasına taşınalı neredeyse bir yıl olacak. Avrupa yakasına alıştık ama Anadolu yakasını özellikle de Kadiköy'ü özlüyoruz. İlkokul çağından üniversite yıllarıma kadar yaşadığım Göztepe, evlendikten sonra ilk evimin olduğu yer Fenerbahçe hepsi Kadiköy'ün sevdiğim semtleri. Kadiköy'ü seviyorum hatta özlüyorum neden mi? İşte nedenleri;

  1. İstanbul'da hayatın ritmi hızlıdır, çoğu semtte insanlar selam vermez birbirine. Hayatın akışı içinde bazı şeyler kaybolur. Ama Kadiköy'de bu farklıdır. Mahalle ahlakı ve sıcaklığı halen vardır, insanlar birbirine selam verir, mahallesinde oturanları tanır. Ada'yı sevmek için duran ve ayaküstü sohbet ettiğimiz  tonton teyzeler ve amcalar görmek hoşuma gitmiştir her zaman.
  2. Kesinlikle yayaların geçiş üstünlüğü vardır. Arabalar diğer semtlere nazaran birbirine daha çok yol verir
  3. Moda burnundaki çocuk parkı ve bağdat caddesi üzerindeki Göztepe parkı çocuklar için vazgeçilmezdir.
  4. Masalsı görünümüyle denizin içinde bir Saray'a geldiğiniz izlenimini veren "Romantika" bu ilçe sınırları içindedir. ( Geçtiğimiz günlerde, Emirgan sütiş olduğunu öğrenerek üzüldüğüm, gittiğimde bizzat gözlerimle gördüğüm, sıklaşmış masalar, pazar günü yapılan canlı piyano ve viyola dinletisinin kaldırılmasıyla (neden diye sordum, müzik olunca sirkülasyon olmuyor dediler)ticareti ön plana çıkaran bir kuruluşa dönüşmüştür)
  5. Süreyya Operası bu ilçe sınırları içindedir.
  6. Mangal yapmanın yasak olduğu, bisiklet yolunun olduğu sahil, yürüyüş bandı vardır. Yazın portatif sandalyenizi alıp kitabınızı okuyabilir, denizi doya doya seyredebilir, çocuğunuzu kolunuza takıp güzel vakit geçirebilirsiniz
  7. Tarihi Moda İskele'si işletmesinin değişmesine rağmen güzeldir. Güneşli bir günde etrafındaki martılara simit atmak isterseniz, masanıza konan serçeleri beslemek hoşunuza giderse buraya uğrayın derim.
  8. Kadiköy'ün ara sokaklarında günümüzde yok olmakla yüzyüze kalmış küçük esnafa ait bolca dükkan görürsünüz, çocuğunuzla hallaç, kasap, muhallebici, şekerci dükkanlarına uğrayabilirsiniz.
  9. Yazın püfür püfür bir vapura binip gitmek isteyeceğiniz Adalar'a ulaşmak için en yakın yer Kadıköy'dür. Hatta vapurda hiç işinize yaramayacak olsa da elinizde ufacık bir limon sıkıcağı ile inebilirsiniz zira vapurdaki seyyar satıcılar çok beceriklidirler :)
  10. Bu madde biraz benim sitemimi içeriyor çünkü maalesef Kadiköy'de kentsel dönüşüm rantına kurban gitti, şimdi her ziyaretimizde inşaat alanı olmuş sokaklar, yenilenen ama tüm sıcaklığını kaybetmiş binalar görüyoruz, inşaat molozlarını taşıyan kamyonlar adım başı karşımıza çıkıyor. O yüzden bozulmadan ziyaret etmeniz dileğiyle.






İlk Binicilik Deneyimimiz

Hafta sonu İstanbul'un iğne atsan yere düşmeyecek AVM' lerinden köşe bucak kaçtığımız için, hafta sonu nereye gitsek diye kara kara düşünüyoruz. İstiyoruz ki gittiğimiz yerde Ada eğlensin biz de biraz rahat edelim. Tabii bu her zaman mümkün olmuyor. Zaten hafta içi ufacık ofislerde kapalı kalmış insanlar, azıcık bir güneş gördü mü akın akın bir yerlere gidiyorlar, biz de aynı kafileye takılınca günümüz trafikte geçiyor, gittiğimiz yerde yer bulmak zorlaşıyor, hafta sonu işkenceye dönüyor. Biraz da evde dinlenebilme rahatlığımız olsun diye Zekeriyaköy'ü tercih ettik. Burası tenha, İstanbul'un içine göre çok daha yeşil ve doğal bir yer. Ama tabii şehre de bir o kadar uzak olduğundan sosyalleşme imkanı daha az, daha izole bir yer. O yüzden çok da burdan uzaklaşmadan bir hafta sonu geçirmek için Zekeriyaköy'e yakın yerlere kaçamak yapıyoruz. Geçen hafta sonu kaçamak yapmak için rotamız buraya yakın bir binicilik tesisi olan Göçmen Ranch'ti. Ada evimizin etrafında dolaşan atları inceleyip çok ilginç bulduğundan, ilk binicilik denememizi yapmamızın zamanı geldi diye düşündük. Hava soğuk ve yerler çamur olduğundan kolay temizlenebilecek ve sıcak tutacak ayakkabılar seçtik ama ordaki çamur benim tahminlerimin de ötesindeydi. Bir daha ki gidişimizde yağmur çizmesi giymek çok daha iyi olacak. Uzun yada kısa tur yapma imkanı var. Uzun tur 35 TL, kısa tur 15 TL. Uzun tur 30 dakika sürüyor. Eğer çocuğunuz 3+ yaşındaysa pony'lere bindirmek için kabul ediyorlar. İster açık havada, ister biniş için hazırlanan çadırda Pony'lerle gezinti yapılabiliyor. Biz Açık havayı tercih ettik, hatta bir ara Pony'ler bir keçi sürüsünün arasına girdi bu da Ada'nın epey hoşuna gitti. Belki çok soğuk havalarda çadırı tercih etmek daha iyi olabilir.
Pony'lere binme deneyiminden sonra yemek için zengin bir menüleri var. Haftasonu kahvaltıya da gidilebilir, ayrıca belirteyim fiyatları oldukça makul.

**Bahsetmeden geçmeyelim, Göçmen Ranch'in içinde çocuklar için çok güzel bir park var. Sanırım 5+ yaş üstü daha rahat edebilir parkta. Eğer çocuğunuz daha küçükse parkta eşlik edecek biri gerekli.

 





                              Açık havayı tercih etmenin artısı bu güzel manzarayı görmek


 Keçilerle karşılaşmak ilk binicilik deneyimimizi daha da ilginç hale getirdi.

2015 Hoşgeldin!!

Geçtiğimiz yıl benim için pek de güzel geçmedi. Geçen yaz saçma bir enfeksiyon yüzünden yoğun bakımlık olmak, ardından çalıştığım şirketin aldığı mikro bir karar yüzünden işten çıkarılmak başıma gelen başlıca olumsuzluklardı. Geçen yıl hayat bana iki kere sertçe vurdu. O yüzden 2014'ü pek bir hevesli uğurladım. Pek bir hevesli dedim diye Ada'yı annemlere emanet edip dışarda karı koca çılgınca eğlendik sanılmasın. Torun tombalak evde kurduğumuz sofrada sohbet muhabbet yılbaşına girdik. Ta üniversite yıllarında Fransa'da gittiğim kamp sırasında aldığım şarabı sonunda kıyıp açabildim. Güzeldi iyi ki kıymışım, hatta içtiğim en iyi şarap listesine girdi. Saat 24:00'de ilk yaptığım şey çoktan uyumuş olan kızımın yanına gidip onu yumuşacık yanağından öpmek oldu. İyi ki varsın dedim, iyi ki senin annenim.
İşten ayrıldığımdan beri aramızdaki ilişki güçlendi, Ada'ya daha çok zaman ayırdım oyunlar oynadık, Ada daha güler yüzlü bir çocuk oldu. Ben de mutlu oldum ama evde otur otur sıkıldım. İşten ayrıldığımdan beri düşünüyorum da, özel sektöre dönmek gibi bir istek yok içimde. Hiç iş aramadım. Kendim bir şeyler yapmalıyım, hatta bir marka yaratıp onu Ada'ya bırakmalıyım diye düşünür oldum.
Halbuki aman kızım ticaret zordur, risklidir, yapamazsan kötü olur. Mis gibi işin var, maaşın var diyen bir ailenin kızıyım. Tabii durum böyle olunca insanın mantığı, genleri, duyguları insanı ayrı bir yere çekiyor. Ama zor da olsa karar verdim sanırım en çok sevdiğim şeyi yapacağım çocuklarla oyun oynayabileceğim bir iş açacağım. Bir oyun atölyesi!!


                                        Babamız Ada'ya noel baba kıyafeti almış. Pek ciddiyiz :)



Ada Dedemle beraber


Soframızın baş kahramanı