Followers

Saturday, November 24, 2012

Ada ile İlk Tatil Marmaris

 Ada'nın doğumundan sonra uzun ve oldukça sert bir kış geçirdik. Yaz tatilini iple çeker olmuştuk. İnternette dolaşırken olur olmaz yerlerden fırlayan tatil ilanlarına gözüm takılır olmuştu. Gördüğüm her ilanda erken rezervasyon indiriminin başladığı yazıyordu. Ada ile birlikte ilk tatilimiz olacağından ince eleyip sık dokuduk. Otel denize uzak mı?  Kumsalı var mı?  Ada'nın denize rahatça girebileceği bir düzlük var mı yok mu derken tatil mekanına karar verdik "Marmaris".
       Marmaris benim çocukluğumun geçtiği yer olduğu için avcumun içi gibi bilirim. En ücra köylerini, koylarını, masmavi denizini, çeşit çeşit ağaçlarını, nefis yemekler yapan restoranlarını. Ada'nın ilk tatilini orda geçirmesine manevi bir anlam yükledim birazda. Benim kızım da, küçükkken benim gezdiğim sokaklarda gezsin, annesinin büyüdüğü evi görsün istedim. Marmaris deyince hep aklıma çocukluk arkadaşlarım, yağmur sesi, ve mandalina kokusu gelir. Yağmur bereketini eksik etmez, bardaktan boşalırcasına yağar ve kışları kıyamet koparcasına bir gökgürültüsü duyulur. Sonra mis gibi toprak kokusu yayılır etrafa. Evlerin içi soğuk olur, sokaklar sıcaktır, herkes sokaktadır. İnsanları gevrek gevrek konuşur, zaman aheste aheste akar orda. Pazarına gittin mi meyvenin sebzenin en hası bulunur. Bahçesinden ürününü toplayıp gelen, pazardaki tezgahına devirir mahsülünü. Kese yoğurdu, peyniri, maydonoz'u mis gibi kokar. Hele her bir yerden bitiveren o mandalina ağaçlarının kokusu tüm sokakları doldurur sonbaharda. Her mevsimi ayrı güzeldir oranın. Güneş masmavi denize kızıl bir top gibi gömülür. Havası öyle temizdirki  şehirden oraya gidince  hava çarpar, açıkırsın, uykun geliverir hemen. Şimdi Marmaris'i ziyaret edenler, kısacık tatillerini orda geçirenler benimle aynı fikirdeler midir bilmiyorum.
      Gelelim tatil maceramıza. Yolculuğumuz çok sıcak bir güne denk geldi. Ada arabada çok huzursuzlandığı için gece yolculuğu yapmayı kararlaştırdık. Yolculuğumuz tam on bir saat sürdü. Sıklıkla mola verdik. Ada yol boyunca uyudu. Marmaris'e vardığımızda neredeyse öğlen olmuştu. Eşim arabadan çıkar çıkmaz sıcaktan rahatsız oldu. Ben yaz sıcaklarına alışık olduğum için çok etkilenmedim ama yine de benim alışık olduğumdan da daha sıcaktı. Odamıza yerleştik. Ada yeni yerini yadırgadı, uzun bir inclemeden sonra biraz alıştı Bir yandan bavulu açıp, denize girme telaşına düştük. Ada'nın denizle ilk tanışması olacağı için babamızda ben de çok heyacanlıydık. Fotoğraf makinası, adanın çantası, biberonu, havlular, güneş kremi, mama kutusu, bebek arabası derken mülteci kıvamında bir yükle plaja inmeye koyulduk. Ada deniz'i sevdi hiç yadırgamadı bol bol yüzdük kızımla ama bu güzel anları fotoğraflayamadık çünkü aceleden şarj aletini evde unutmuştuk. Hiç bir yerde bizim makineye uyumlu bir şarj aleti de bulamadık tatil boyunca. Ada denize girdi, biz temiz hava aldık yüzdük, yine yemek yerken aynı masaya üç kişi oturamadık bir babası bir ben adanın peşinde koşturduk. Tatil yaptık, dinlendik derken Ada gitmemize iki gün kala ateşlendi. Tatilde fellik fellik doktor aradık, boğaz enfeksyonu olmuş Ada'mız. Ateşi iki gün hiç düşmedi. Kustu, halsizdi, uykusuzdu. Hadi dönelim dedim Ada arabada hırpalanmasın diye biz Ada'yla uçakla, babamız arabayla döndü. İstanbul'a döner dönmez Ada'nın ateşi düştü. Evini özlemiş benim kızım. İlk tatilimiz böyle hızlıca geçti gitti biz de arkasından baka kaldık...

No comments:

Post a Comment