Followers

Monday, May 13, 2013

İstanbul Bizi Hapsetti

Şikayetçiyim... Öğrencilik yıllarımda İstanbul'a haftasonu yaptığım çıkartmalar çok hoşuma giderdi. Haftasonu oldumu Caddebostan Sahil'de yürüyüş yaparız, Ortaköy, Beylerbeyi, Taksim, Adalar, serin serin kapalı çarşı hatta cıvıl cıvıl bir mahmutpaşa bile var derdim, o zamanlar Orhan Veli kafasındaydım. Şimdi değişti herşey şimdi "Can Yücel" kafasındayım. Demişti ya "Geçin Ankarayı İstanbulu/ oralar olabildiğine dolu" diye haklı. Ne bir kaldırımız, ne temiz bir denizimiz, ne de temiz bir  havamız. On kilometrelik yolu 2 saatte gidişlerimiz. Adayla haftasonları şurada oturup bir soluklanalım dediğimizde yer bulamadığımız tıklım tıkış kafelerimiz, kışın gri bir hava, leventte canavarlaşan gökdelenler, üstgeçitler, altgeçitler, metrolar, tramvaylar, hızlı feribotlar, hızlı arabalar, hızlı yayalar, ve hızla geçen hayat. Metropollerde hayat böyle yaşanıyor. Yaşadıkça ufalıyor gidiyor, anlamsızlaşıyor. Metropollerde hayat sabah erken kalkıyor on saat mesai yapıyor, iki saat trafikte takılıyor. Yemek yiyiyor, bir türk dizisi izleyip yatıyor. Ama sorsan tadından yenmiyor.
 Yok bence hayat ufalıyor, her gün daha da kısalıyor ama biz aynı rutine devam ediyoruz. 

No comments:

Post a Comment