Followers

Tuesday, August 26, 2014

Hayat ve...

      İnsan yaşlandığında belki seksenli doksanlı yaşlarında, başını her akşam koyduğu yastığa koyup sabah bir daha uyanamayacağını sıklıkla düşünüyordur. Çevresindeki insanlar tek tek azalırken, geride kalmak hem üzüyor hemde utandırıyordur insanı belki de. Koca bir ömür yaşadım diyip hayatın doygunluğuna ulaşıyordur belki de insan yaşlanınca, yada yaşamak hangi yaşta olursan ol tatlıdır. Yaşlanınca nasıl düşünürüm bilemiyorum. Tek bildiğim halen bir Orson Welles bilgeliğinde "I know what is to be young, but you don't know what it is to be old" diyememem.
     Yirmi dokuz yaşındayım. Bu yıl yirmili yaşlarımın en son yılı. Bende hep ölümün uzak olduğunu düşünürdüm ta ki bir cuma günü şirkette fenalaşıp sonrasında ciddi bir rahatsızlık yaşayana kadar. İyileştiğimde doktorlar direkten döndüğümü söylediler. Tam on gün hastanede yattım. Yoğun bakıma kaldırılırken öleceğimi düşündüm, güçsüzleştim. Ada'yı düşündüm, bu yıl yuvaya başlayacak dedim. Okula giderken çektireceği ilk fotoğrafta olamayacağımı düşündüm. Nasıl bir kız olacağını, ben ölürsem beni hatırlayıp hatırlamayacağını düşündüm. Hayatta kalmak istedim, savaştım, sonuçta şansım yaver gitti hayattayım. Basit bir enfeksyon ağırlaşarak, yaşamla ölüm arasında bıraktı beni. Yürürken başınıza bir şey düşmesi gibi bir şeydi. Sonra düşündüm hergün hayatımın son günü olsa yüzüne bile bakmayacağım şeylerle neredeyse tüm günümü geçiriyorum. Hayatımın son günü olsa yanımda olmasını isteyeceğim insanlardan çalıyorum bu zamanı, aslında hayatı hoyratça kullanıyorum. Çoğu kişinin bildiği o söz gibi yarın aslında geri kalan ömrünüzün ilk günü gibi yaşanmalı. Arkanda nasıl bir parmak izi bırakmak istiyorsan öyle yaşamalısın.
       Yaşam farklı coğrafyalarda, farklı iklimlerde can buluyor, bahçesinde duran odunlarına bakıp kışı sağlama aldığını düşünenle, kışın yerden ısıtmalı evinde çıplak ayak gezen kişi aynı hayattalar, lüks jakuzisinde beş kere banyo yapan kişiyle, ülkesinde su kuyusu açılmasını susuzluğa çare olarak görende aynı hayatta yaşıyor. Kimi silik, kimi kanlı, kimi unutulmayan izler bırakıyorlar. Her hayat birbirinden farklı yaşansada, hayat herkes için aynı şekilde sonlanıyor.
  Bu ara yaşadıklarımın bana bir şeyler anlattığını düşünüyorum. Öncelikle Daha özgür birşeyler yapmak, plazada çalışmamak, sevdiğim şeylerle uğraşmak, adanın ateşi çıktığında ezile büzüle izin almadığım, taht oyunlarını aratmayacak entrikaların döndüğü ortamlardan uzaklaşmak, yönetici triplerine maruz kalmadan evime dönmek ve yaşanan tüm sorunları evde tekrar edip kocamın başını şişirmemek plaza deyimiyle "To Do" listemde ön sırada olacak. Umarım uygularım..

2 comments:

  1. Çok çok geçmiş olsun Melis. Okurken çok üzüldüm. Uzun süredir yazmayınca tatilde olduğunuzu düşünmüştüm. Umarım tekrar etmez rahatsızlığın ve şu son günlerde aynı şeyleri düşünüp kafamı patlattığım için sana nasılda hak veriyorum. Son 3-4 gündür ciddi bir baş ağrısıyla mücadele ediyorum ve senin yaşadıkların kadar kötü olmasa da benzer düşünceler aklımdan geçti. Bu hayatta biraz daha iyi yaşamak adına para kazanıyoruz ve en sevdiklerimizden tüm gün uzaktayız. Kazandığımız para ile gün içinde geçip gitmiş zamanı geri getiremiyoruz. Çok uzun saatler çalışıyoruz. Çocuğumuz başkalarının elinde büyüyor. Onların elinde şekilleniyor. Nasıl iyi anlıyorum da nasıl hiç bir şey yapamıyorum :( çalışmamakta beni mutlu etmiyor çünkü. Yarı zamanlı severek yaptığım bir iş bir şeyler olmalı, uzun süredir bunu düşünüyorum. Umarım sen gölüne göre bulursun. Tekrardan geçmiş olsun gerçekten her şeyin başı sağlık.

    ReplyDelete
  2. Sana her zaman söylediğim bir Steve Jobs alıntısı tamda bu konuya uygun

    "When I was 17, I read a quote that went something like, “If you live each day as if it were your last, someday you’ll most certainly be right.”

    It made an impression on me… and since then, for the past 33 years I have looked in the mirror every morning and asked myself, “If today were the last day of my life, would I want to do what I’m about to do today.”

    And whenever the answer has been, “no” for too many days in a row, I know I need to change something."

    ReplyDelete