Followers

Wednesday, June 4, 2014

Plaza İşçisi bir Annenin Notları

Burdan beni duyan annelere sesleniyorum yok benim yaptığımı yapmayın. Yani diyeceğim o ki çocuktan sonra çocukta yaparım kariyerde diye bir gaflete düşmeyin. Hani böyle diyorum diye aman kadınları eve çeken, işgücünden alıkonulmasını isteyen bir ideolojiye sahip olduğum anlaşılmasın.
 Maalesef ülkemizde kadının doğumdan sonra çalışmasını teşvik eden politikalar yok. Daha göğüslerinizden süt akarken döndüğünüz iş yerinde  sizin yokluğunuzda değişen organizasyon yapısı ve prosedürlere ayak uydurmaya çalışırken kimse gözünüzün yaşına bakmaz . Velhasıl ben işe döndüğümde sorumluluklarımı daha da arttırmışlar ama buna ilaveten beni hoşnut edecek hiçbir değişiklik yapmamışlardı. Ada'ya sütümü şirketin tuvaletinde sağıyor öğle arası sağdığım sütü eve götürüyor, yemek bile yemeden işe geri dönüyordum. Üzerime o kadar iş yığdıkları halde maaşıma bir kuruş zam yapmamışlardı. Beklentileri yüksek, bu beklentilerin geri dönüşü ise sıfırdı. İstifa ettim başka bir iş bulmuştum. Yeni bir sayfa açıldı önüme diye bir sevinç kaplamıştı içimi.
Yeni işime başladım, bu sırada Ada'ya alerji teşhisi koydu doktorlar. İşe başlarken öyle flexible çalışma saatlerimiz yok vay efendim işin bitmesi önemli, bir saat geç gelmişiniz erken çıkmışsınız kimse bunun hesabını sormaz dendi. İyi dedim ya doğru mantık bu böyle olmalı başımda habire beni dürtecek biri olmayacak, önemli olan işin bitmesi dedim. Ama baktım iş uygulamada böyle olmuyor sabah 09:00 akşam 18:00 çalışma saatlerine sahip olan işyerinizde. Sabah 9:00 akşam 19:00 19:30 çalşın kimse gelip size madalya takmıyor, sırtınız sıvazlanmıyor. İşinizi yapmanız değil üstüne kuş kondurup kuşa küpe takmanız gibi kriterlerle değerlendiriliyorsunuz. Bir kere elinizde kendinizi öven reklam panosuyla dolaşmanız, sizin üstünüz olan insanların katılacağı her yemeğe etkinliğe,şirket kampanyalarına  katılmanız. Sadece orda bulunmakla kalmayıp masanın başında oturmanız, şirketin tüm dedikodularına vakıf olmanız lazım. Tabii tüm bunları yapamayan bir anne olarak kurumsal anlamda "visibility" sağlamanız zor. İş arkadaşlarınızın genç bekarlardan oluşacağı iş yerlerinden uzak durun. Onlar saat 21:00 da gideceği mekana işyerinden direkt geçiş yaptıkları için sizin 18:00 de işten çıkıp çocuğunuza banyo yaptırmak istemenizi anlayamazlar. Yani çocuğumla vakit geçiremiyorum ben burdan 19:30 da çıksam köprü trafiğiyle iki saat sonra evde oluyorum biraz insaf demeniz bir işe yaramaz. Geç kaldığınız sabahlarda size mesainin 9:00 da başladığı hatırlatılır ama 06:00 da bittiği uzak bir rivayetten ibarettir. Ofisinizin camlı toplantı odaları sütünüzü sağmanız için ideal yerler değildir. Zaten bunun için zamanınızda olmayacaktır. Çocuğum hastalandı ateşi kırk oldu gibi cümlelri sıklıkla kurmanız ne kadar doğru olsa bile asık bir surattan dökülen yarım ağız bir geçmiş olsunla karşılanır. Zaten çocuğun akibeti ertesi gün sorulmaz nede olsa çocuktur hastalanır.
Evim kentsel dönüşüm kapsamında yıkılıyor boşaltmamız lazım derseniz, takvime bakılır size uygun bir taşınma zamanı belirlenir öyle taşınırsınız. Çocukla çalışma hayatı zordur çocuğu olmayan anlamaz bilmez anlamaya da çalışmaz. Sizde sinirlenir gitgide mutsuzluğa sürüklenirsiniz, çocuğunuzdan çaldığınız zaman yaşanacak anılarınız, yapılan performan değerlendirmeleri sırasında boğazınızda düğümlenen ama bir türlü yutamadığınız o yumru gibi canınızı acıtır.

2 comments:

  1. Melis hanım, çok benzer şeyleri yaşadım ve hala yaşıyorum. tüm bunlara rağmen hala 2 yaşına kadar emzirin 3 çocuk yapın demiyorlar mı deli oluyorum. Hele o insanların yarım ağız hıı geçmiş olsunları. Sanki çocuğu bilerek hasta ettik? suçlayıcı sorgular bakışlar. Kim yemeğini tuvalette hazırlıyor? Ben çocuğumunu yemeğini tuvalette sağıyorum kimin umrunda?
    Gerçekten acımasız iş dünyasında, kadın olmak iki kere zor. Çocuk sahibi olmayan kadınların da erkekler gibi davranması ise iki kere üzücü :(

    ReplyDelete
    Replies
    1. Annelerin bu tip şeyleri yaşamaları gerçekten üzücü. Bu konuda yalnız olmayı dilerdim ama maalesef ki yalnız değilim. Plazalar büyük entrikaların döndüğü dizilerin ufak bir similasyonu sanki. Bir tek çocuğun geleceğinden endişe etmek, onun geleceğini teminat altına almak oldukça zorken 3 çocuk ütopik bir durum gibi geliyor gerçekten. Keşke 3 çocuk yapan bir kadın, gelecek endişesi taşımadan, işine kariyerine ara vermeden, kadın meslektaşları tarafından uzaylı gibi görülmeden musmutlu olsa ama zor hele türkiyede...

      Delete