Followers

Friday, October 31, 2014

Ağaca Ağıt

       Ağaca Ağıt yakılmıyor bizim ülkemizde. Ağaç ticari bir mal, meta olarak görülüyor çünkü. Ağacı kağıt, masa, evimizdeki vitrin, yemek masası olarak görmek daha iyi bizim için. Ağaçları kepçeler koparırken topraktan, canları acımıyor, bizim nefesimiz daralmıyor sanıyoruz. Halbuki onlar çocuklarımız için salıncak, serin bir akşamda bizim için hamak, nefesimiz bizim.
Gittikçe kalabalıklaşan ve grinin koyu tonlarına boğulan İstanbul'da bile ağaçlar kesiliyor gıkımızı çıkaramıyoruz. Bizim rahatsız olduğumuz koyu gri yaşam alanları çocuklarımıza siyah bir dünya olarak devrolacak farkında mıyız?
       Geçen ay, Moda'da yürürken bir anda ayağımın dibinde bir heykel beliriverdi. Baktım, baktım.. Heykel ardımda kaldı ama kafamda devam etti, çağrıştırdıkları. Dizlerinin üstüne çökmüş bir heykel, ellerini yüzüne kapamış, kurumuş bir ağaç kütüğüne ağıt yakıyordu. Güzeldi.. Ağaç yerinde yemyeşil dikiliyor olsa daha da güzeldi. Keşke hepimiz bu heykel kadar duygusal olabilsek, bir an için gördüğümüz ağacın önünde diz çöksek sarılsak hatta, bize nefes verdiği için teşekkür etsek, hafta sonu bir şişe su götürsek, su versek ağaca, çocuğumuz da sevse ağaçları, o da sarılsa. Ağaçların kabuğuna dokunsak geçen zamanı hissetsek, kim bilir kimlerin gölgesinde dinlendiğini düşünsek olmaz mı?
      Olmaz sanırım, olmaz ki güzel olan her şeyi yıkıyoruz, eskiyi sevmeden saygı duymadan yok ediyoruz, ağaçları ayırıyoruz toprağından, güneş görmeden yaşıyoruz plazalarda her şeyi daha çok kazanmak için yapıyoruz, kazanıyoruz neler kaybettiğimizi bilmeden...

**Not: Ağaca Ağı, İskender Giray'ın Moda Caddesi'nde kuruyan bir ağaç için yaptığı bir heykelmiş, yapıldıktan sonra kaybolmuş, neyse ki daha sonra Halkalı'da bulunarak tekrar elden geçirilip, sanatçı tarafından daha sağlam bir şekilde sabitlenmiş eski yerine. Şimdilerde heykel Kadıköy'lülere emanet.
  

No comments:

Post a Comment